Gökova

Geçen yaz Ayşe ile birhaftasonu kaçamağı ile Gökova'ya gittik. Cuma akşamı iş çıkışı THY ile Dalaman'a vardık. Oradan da Havaş'la Marmaris'e. Marmaris'e az biraz kala Havaş'tan indik. Buradan sonra ya taksiye binmeniz lazım ya da gelip sizi almaları lazım. Bizi gelip aldılar. 4 yıldızlı Yücelen Holtel'de kaldık. İş kıyafetlerimizden kurtulmanın sevinci ile kendimizi sahile attık ama gece 12'yi buldu bu arada varmamız.
Yücelen'in sahilinnde biraz oturduk, temiz hava ve sesszilik o kadar güzel geldi ki huzurdan ölücem sandım. Neyse sabah bir uyandık ki güzelliği anlatamam. Yücelen Hotel'in kahvaltısıs gayet güzel. Otelin kendi teknesi ile hemen bir tekne turu ayarladık. Koca teknede sadece 16 kişiyiz ki üst katta bizim dışımızda 1 kız var yanlız. Bize özel gezi nerdeyse. Koylar tek kelimeyle muhteşem. Buraya resimlerini koyamıyorum çünkü onları bulamadım. Ayşe bulursan yollar mısın bana? Kleopatra koyu 10 numara. Bilirsiniz kumluk alanı koruma altında. Deniz bildiğiniz maldivler. Biz adanın gerisindeki tarihi kalıntıları da geziyoruz ayrıca. Yine gelelim buraya deyip ayrılıyoruz. İlk durduğumuz yerde 2-3 adet yeraltı mağarası var ama bizimki yemiyor biz giremiyoruz. Zaten suyun içinde bir koyu kuyu gibi gözüküyorlar. Teknedeki görevli çocuk diyor ki azmağı gördünüz mü? Yööööö. Aaaa mutlaka gezmeniz lazım diyor. Benim teknem var ben götürürüm sizi diyor. Peki diyoruz. Bu arada diğer kız da bize yanaşmaya çalıştı arkadaş olalım diye ama biz akşam d abize takılır diye pek yüz vermedik. İşte o kız ben de gelirim diyor pazarlık yapıyoruz. Kız bizi satınca Ayşe'yle ikimiz kalıyoruz. Gezimiz private bir şekilde devam ediyor. Bu arada sabahtan beri ay keşke biz yaz tatilimizi Marmaris'e ayarlamasaydık burası çok güzelmiş diye döneniyoruz. Neyse, azmak bir dere ama bu kadar dibi gözüke bir dere görmemiştim ömrümde. Dibinde bilmem kaç çeşit bitki örtüsü varmış ki görmek mümkün. Beklediğimizden güzel çıkıyor. Bu arada görüyoruz ki azmağa 5 liradan tekne gezileri varmış. Neyse bizimki private oldu deyip teselli buluyoruz. Bu arada içinden sürekli Haluk Levent'in "yeter ki Gökovalar olmasın" şarkısını söyleyip duruyorum şu satıları yazarken. Sonracığıma su çok soğukmuş girin yüzün diyor. Yosun gördüğüm yerde yüzmem imkansız ama merakım da kabarıyor. Bir şekilde cesaret edip en az bitkili yerde suya atlıyoruz. Su buz resmen. Hemen çıkıyoruz ama çıktığında hissettiğin his için bile atlamaya değer.

Sonra otelimize geri dönüyoruz. Biraz da otelin önünde yüzelim diyoruz ki su git git dizine kadar olanlardan. Hiç sevmem. Plaj piknik alanı gibi kalabalık. Anlıyoruz ki teknesiz Gökova pek çekilmez. Otelin havuzu var ama biz de havuz insanı değiliz deniz varken. Neyse akşam bol bol midye dolma yiyoruz. Ahali biraz kıro. Ama olsun. Sakin tatil. Pazar günü artık aynı tekne turuna katılamayacağımızdan plajdayız ama olmamayı tercih ederiz. İleride kayalık güzel koylar vardı. yürüyoruz ama çok yorucu. Hatta Ayşe'nin tansiyonu düşüyor bir ara sahilde. Gökova seyahatimiz böylelikle çok güzel geçiyor. Pazar gecesi geri dönüyoruz. Belki gizli köşeler vardır ya da gizli güzel balıkçılar ama biz iki günde bu kadarını görebiliyoruz. Araba olsa belki civarda denize girmek için daha güzel yerler bulunabilir. Ama Gökova'yı iki günden fazlası için pek tavsiye edemem. Bu arada rüzgar sörfü de yapılabiliyor. Belki tatilde uğrak nokta olabilir, belki haftasonu kaçamağı. Ama gidip görmeye değer.

Yorumlar

Aysosh dedi ki…
en kısa zamanda fotoları vericem canım, sendekiler de çok güzel çıkmış :)

Popüler Yayınlar