Vazo Dolusu Sürpriz

Doğumgünümden bir kaç gün sonraydı. Eve girdiğim gibi devasa bir karton paket karsiladi beni. Saskinlikla ne oldugunu anlamaya calisirken, baktım ki benim adıma, daha önce alisveris yapmadigim bir web sitesinden. Acip bakıyorum, içerisinde üc ayrı paket daha. Birini söyle üstten bir yokluyorum, büyükçe bir vazo. Saskinligim iyice artıyor, kim bana doğumgünüm icin, isimsiz olarak, üc adet vazo gönderir? Nerden tutsam elimde kaliyor. Beyim biraz rahatsız oluyor bu gizemden. Geri gönder diyor bana. Nasıl, nereye, üstelik kargo ücretini neden ben ödeyeyim?
Web sitesine mesaj yazıyorum. Bir kaç gün cevap gelmeyince, kutuyu önce garaja kaldiriyorum. Bir yanim da bana olmasını istiyor, vazoları beğendim :) 
Web sitesi verdigim numaralardan siparişi bulamadiklarini söylüyor. Tekrar ne var ne yoksa yazıp gönderiyorum. 
Eylül bası web sitesi siparişin benim oldugunu söylüyor. Iste simdi korkmaya başlıyorum. Nasıl ödenmiş peki? Henüz ödenmemiş, Klarna ile 30 gün sonra ödenmek icin alinmis. Bu nasıl bir dolandiricilik ola ki????
Polisi arıyorum, paketi alıp karakola gitmemi salik veriyorlar.
Bu sirada web sitesi ile mesajlaşmaya devam ediyorum. O da ne, maillerden birinde tanıdık bir isim görüyorum. Ulm'de yasayan arkadaşım Elif.
Hemen Elif'i ariyorum, "sen manyak misin, bana neden söylemedin senin gönderdiğini, deliler gibi dolandirilmisligimi kurtarmaya calisiyorum ben". Ve ayrıca neden üc tane vazo? "Sen çiçekleri cok seviyorsun diye". 

Yehova'ci komşumun üzerine oldu bu. O sıra Alman dostlarımın akıllarında tek bir soru? Niye ve nasıl senin basına böyle komik seyler geliyor? Bilmiyorum, ne ben ne de arkadaşlarım normal degil sanirim. Ya da normal ne zaten? Ya da biz hikayeleri seviyoruz. Bilemiyorum.
Yehova'ci teyze bana yine yazdı. Bir sayfa mektup ve 2-3 sayfalık bir Yehova broşürü. Bu is artık komik olmaktan cikti. Gecen hafta gercekten arkadaşım olan bir komşumun doğumgününe gitmiştim. Orda anlattım. Diger baska bir arkadaşım olan komşum dedi ki "fazla nett'sin" evet galiba fazla iyiyim/kibarim cidden. Bu ise bir son vericem ya da artık bana küserse küssün bes sene sonra bir mektup daha yazarım.

Jung küçüklüğünüzde en cok neyi yapmaya seviyorduysaniz odur gercekten istediğiniz gibi bir seyler söylemiş ya hani, düsündüm de ben dört yaşında anaokuluna giderken kalkıp tahtada hikayeler anlatirmisim. Birini hayal meyal hatırlıyorum gibi. Ne anlattigimi degil de tahtada ben dikilip anlatırken agi düşen lacivert külotlu corabimi daha ziyade.
Okuma öğrenmeden önce de kitapları okuyormuş gibi yapıp hikayeler uydurudum. Ve kardeşime saatlerce bebekleri oynatarak hikayeler anlatırdım.
Ilkokul birdeyken çizdiğim resimleri gören iki öğretmenin kendi aralarında "hayal gücü cok kuvvetli" dediklerini cok iyi hatırlıyorum mesela. Bunu anneme söylediklerini ve annemin de bunu defalarca yineledigini.
Sonra, tam olarak ne zaman, Türk eğitim sisteminin hangi aşamasında hikaye anlatma yetengimi ve yaraticiligimi kaybettim bilmiyorum. 44 yasindayim ve yaraticilik konusunda bildiginiz kabızım. Yani yine cok hikaye anlatasım var ama yolda kaybettiğim o seyleri yeniden bulur muyum, hatırlar miyim tüm o unuttuklarimi? Bilemiyorum. Denemeye deger mi? Kesinlikle?

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Ben severek dinliyorum hikayelerinizi.

Yehovacilarla benzer bir hikaye benim de basima gelmisti. Dini inanclara saygi, kirmamak vs. gibi nedenlerle galiba kesin bir dille konusmadigim icin . Sonra ama böyle bir ilgim olmadigimi ve istemedigimi söyledikten sonra rahat birakmisti.Yehovacilar icin misyon sanirim daha derin digerlerine göre, hepimizi kurtarmak istiyorlar galiba:))))

Selamlar
A.Sara
Zeynep dedi ki…
Müsümanim ya ben cok sevap point oluyor benden sanirim :)
Cok teşekkürler <3

Popüler Yayınlar