Aftasonu

Cuma akşamı toplantı vardı 8'e doğru çıktım burdan D&R'dan bi sürü dergi aldım, Elif de mesaj atmış abla yemek yapıyorum yemeden gel diye, yemedim hakikaten pelte gibi gittim eve. Hamlaşmışım sanırım bu haftaki yoğunluk yaramadı bana yorulmuşum. Serde tatil de yapamamanın ve geçen senenin yorgunluğu stres sıkıntı vs de olunca ilk yogunlukta (ki aslınd açok büyük yoğunluk da değil de, nomalin üstü işte) böyle oluyomuş insan demek ki. Cuma akşamki Bienal Partisi 23:30'daymış ki bu halde bana napsam gitmem. Kardeşim bi gaza gelir gibi oldu ama ben bayılmış halde Hanım'ın Çifliği izleyip dergi okumaya çalışırken olmaz dedim. Fırınd aköfte ve patates yapmış. Biraz yakmış ama güzel olmuş. Ay çok olmuş derken bir tepsiyi bitirdik ayıptır söylemesi. Nasıl kilo vericem ben bilmiyorum ki. Yediğimiz saat da 21:30-22:00 civarı falan. Zaten sonra da yattım uyudum.
Hamaralığa bak şimdi cumartesi sabahı 7:30'da kendiliğimden uyandım ama yediremedim artık 8:00'e kadar çıkmadım yataktan. ooolunm kalktım ayakkabılığı düzelttim (işe gitmek için kalkan Elif bana kapıda durmuş bakıyo garip garip ne var dedim, abla saatin 8:00 olduğunun farkında mısın diyo) evi süpürdüm, viledayla sildim (benim viledam ekolojik biliyo musunuz, sapı takta, silme yeri de böyle ekolojik bi şey, biraz ağır ama çevreye duyarlı olarak evi sildiğim için mutluyum), ortalığı topladım valladi bitti saat 9:00 hem de. Alışveriş çantamı aldım markete gittim alışveriş yaptım eve geldim 20 dakika olmuş bunları yapalı. Hemen sofrayı hazırlamaya başladım. Çayı demledim, omleti tavaya attım herşey hazır geldiler. Sevgi teyze kıyamam çıkamam merdivenleri diye gelmemiş. Omlet pişti, kahvaltımızı yaptık güzel güzel sohpetimiz ettik. Selim Amca erken kalktı ama sanırım herkes çok memnun kaldı.
Sonra bizim alt kata açılan tesadüf cafenin sahibi kız geldi Gökçe. Ayşegül'ün kına gecesini o mekanda yapacağız da detayları kouştuk (bu sırada hava sebebiyle yelken dersim iptal oldu). Sonra herkeşler gitti ben de kararsız kazım kalakaldım öyle. Ay şimdi napsam bienale bugündne gitsem gezsem mi ama yorgunum evde oturup dinlensem mi bilemedim biraz vizcdan yaptım. boş oturmak garip geldi sonra Art of Living Part II'yi hatırladım kendimele vakit geçirme şeysini hatılardım kötü değil hiçbirşey yapmamak da güzel buna d aihtiyacım var falan derken sonunda rahatladım. müziğimi açtım, terasın kapısını açıp yağan yağmuru izleyerek dergi okudum. Tama artık rahatım nasılda akşam çıkacağım diyorum ki o da iptal olmuş meğer.
Sonra Elif geldi, abla tam romantik komedi izlenecek hava dur ben gidip film alayım dedi. Gitti film aldı "Seks Günlüğü" mi ne var ya bir kızın yazıdğı o. Başladık ama porno gibi bi şey devam etmeyelim dedik. Taa ne zaman aldığım ve izlemediğimiz "Me and You and Everyone We Know" filmi izledik. Filmin detaylarını ayrı bir yazıda anlatacağım fekat beğendim tavsiye ederim kısaca onu söyleyeyim.
Akşam oldu hala patates çuvalı gibi kanepe yatar oturur pozisyondayım. Elif kalktı yemek yaptı bu sefer de fırında tavuk patates. Saat 22:00 gibi tavukları da yedik. Ben zayıflayamayacağım galiba :(
Böyle kafam pelte gibi oldu ama alışık değilim ya ne zamandır böyle oturmaya, biraz daha dergi okudum yattım uyudum soonra.

Yorumlar

Popüler Yayınlar